EN

Cumhurbaşkanı Dr. Fazıl Küçük Bulvarı'ndaki Resmi Geçit Töreni’ne katıldı

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 51. Yıl Dönümü Kutlama Etkinlikleri çerçevesinde Dr. Fazıl Küçük Bulvarı'ndaki Resmi Geçit Töreni’ne katıldı.
 
Cumhurbaşkanı Tatar, törende yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkı için tarihi bir dönüm noktası olan 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. Yıldönümünü büyük bir coşkuyla kutlamanın sevincini yaşadıklarını vurguladı. 
20 Temmuz 1974 sabahında, Türk askerinin Kıbrıs’a denizden ve havadan çıkarma yaptığını gören Kıbrıs Türk halkının, tarihi boyunca yaşadığı en büyük sevinç olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, şöyle devam etti:
 
“Kıbrıs Barış Harekatı’nın sona erdiği günden bugüne adadaki iki halk arasında silahlı çatışmanın yaşanmamış olması bu gerçeğin en açık göstergesidir. Aralık 1963’te başlayan ve ‘Kanlı Noel’ olarak kayda geçen olaylar, tarihin en utanç verici sayfaları arasındadır. Kıbrıs adasını Yunanistan'a bağlamayı amaçlayan bu kanlı saldırılar, yüzlerce kardeşimizi şehit ederken 103 köyümüzden göç etmek zorunda kalan insanlarımız, yıllarca temel ihtiyaçlardan yoksun, çadırlarda, Kızılay’ın desteği ile yaşamak zorunda kalmışlardı. Dünya devletleri tüm bu zulme seyirci kalarak Kıbrıs Türkü' nü yalnız bırakmışlardı. Adeta son iki yıldır Gazze'de yaşananları Kıbrıs Türkü 60 yıl önce bu adada yaşamaktaydı. 15 Temmuz 1974’de, Yunan Cuntasının Kıbrıs’taki faşist uzantılarıyla düzenlediği Enosis amaçlı kanlı darbenin hedefi, Kıbrıs Türklerinin Girit misali bir soykırımla yok edilmesiydi. Kıbrıs Barış Harekâtı işte bu tarihi şartlar altında gerçekleşmiştir.”
 
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, yaklaşık 5 yıl önce Cumhurbaşkanlığına adaylığını açıkladığında, 1968’den bu yana sürdürülen müzakerelerin kalıcı hiçbir sonuca ulaşmadığını ve artık yeni bir siyaseti gündeme getirmeleri gerektiğini açıkladığını anımsattı. 
 
Rum tarafının sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti” adı altında uluslararası tanınmanın konfor alanında yıllarca Kıbrıs Türk tarafını oyaladığını, bu arada da Kıbrıs Türk halkının üzerindeki izolasyon ve ambargoların aynen devam ettirildiğini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, “Halkımızın her bir ferdi, bu haksız ve hukuksuz izolasyon ve ambargoların hedefi olmuştur” dedi ve şunları kaydetti:
 
“Üstelik Rum tarafı Annan Planı’na ‘hayır’ demesine rağmen Avrupa Birliği üyesi yapılmıştır. Crans Montana’da 2017 yılında yapılan görüşmelerde masayı terk eden de yine Rum tarafı olmuştu. Rum yönetimi, Kıbrıs Türk Halkını ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan bir çözüm sürecinde oyalayarak milli irademizin zamanla zayıflayacağı yanılgısı içerisinde bu oyunu uzatmaya ısrarla devam etmektedir. Yeni bir müzakere sürecinin halkımızın egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün teyidi ile başlayabileceğini ilk kez bundan 4 yıl önce Cenevre' de gerçekleştirilen zirvede belirtmiştim. 3D olarak tanımladığımız, Doğrudan Uçuş, Doğrudan Ticaret ve Doğrudan Temas haklarımızı kararlılıkla talep etmeye devam edeceğiz.”
 
Cumhurbaşkanı Tatar, BM Genel Sekreteri’nin ev sahipliğinde ve garantör ülkelerin de yer aldığı üç gayriresmi zirvede, Kıbrıs Türk halkının iradesiyle ortaya koydukları iki devletli çözüm vizyonunu kararlılıkla gündeme getirdiklerini ifade etti. Cumhurbaşkanı Tatar, “Bu gayriresmi zirveler, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin şahsen davet ettiği ve bizzat yönettiği önemli bir diplomatik platformdur. Masada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Güney Kıbrıs Rum lideri, üç garantör ülke ve Birleşmiş Milletler yer almıştır. Bu yapı, iki tarafın eşit statüsüne dayalı bir katılım modelidir” dedi.  
 
“Rum liderinin kibirli ve maksimalist tutumuna rağmen daha önceki zirvede uzlaşmaya varılan 6 başlığa ek olarak 4 yeni alanda da ortak anlayış sağlandığını ve bu, kararlılıkla sürdürdükleri vizyonun sonuç üreten bir devlet politikası olduğunun ortaya çıktığını” ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, şöyle devam etti:
 
“Öte yandan, bugüne kadar Kıbrıs Türk halkını hiç bir zaman eşit olarak görmemiş, egemen eşitliğini asla kabul etmemiş olan Rum yönetimi, bu son Zirvede de yine uzlaşmaz tavrını sürdürmüştür. Her iki halkın yararına olacak enerji ve su gibi konularda, bizlerle işbirliğini reddeden bu zihniyet, kapılar konusunda verdiğimiz önerileri de çeşitli bahanelerle engellemiştir. Bugün her iki halk eğer geçişlerde sıkıntı yaşıyorsa bunun tek sebebi Rum yönetimidir. Rum tarafı, uyuşturucuyla mücadele konusunda bile, bizim polisimiz ve ilgili kurumlarımızla muhataplığı kabul etmemekte ısrarlı olduğu için, böylesine insani bir konuda bile işbirliğini reddetmiştir. Anavatan Türkiye’nin açıkça dile getirdiği biçimde, ada üzerindeki bütün kısıtlamaların kaldırılmasını ve adamızın en temel ihtiyaçları olan su ve enerji konularında iki tarafın da yararına olacak kapsamlı iş birliği önerisini ısrarla talep etmeye devam edeceğiz. 
Ancak tüm bu diyalog ve iş birliği önerilerimize Rum tarafından henüz olumlu bir cevap alabilmiş değiliz. Tam bu noktada, geleceğimizi Rum’un iradesine, Rum’un onayına bağlamak isteyenlere de birkaç sözüm olacak;  Bu süreci itibarsızlaştırmaya çalışanlar, hiçbir duruşları, net görüşleri olmadığı için ne adadaki gerçekleri okuyabilmekte ne de uluslararası diplomasinin değişen dinamiklerini kavrayabilmektedir. Ben, halkımız adına, Birleşmiş Milletler nezdindeki en yüksek seviyede, en etkin temsiliyetle üçüncü kez aynı platformda, aynı ilkelerle ve aynı dirayetle yer aldım. Bu irade, bir gelecek vizyonudur. Kıbrıs Türk halkı, artık Rum liderliğini çaresizce ikna etmeye çalışan pasif bir noktada değil, yeni vizyonumuzla, kararlı ve eşit bir aktör olarak sahadadır. Kendi halkını ve onun seçilmiş temsilcilerini küçümseyen ve haksızca itibarsızlaştıran söylemlerle seçim kazanabileceklerini düşünenler, öncelikle halkımızın iradesine yaptıkları saygısızlığın farkında olmalıdırlar.” 
 
Cumhurbaşkanı Tatar, “milli değerlere sahip çıkarak, içten ve dıştan yapılan haksız saldırı ve eleştirilere rağmen yolumuzdan şaşmadan Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte yürümeye devam edeceğiz” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Tatar, Türk Devletleri Teşkilatında da Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteğiyle yeni siyaseti anlattıklarını ve mutlaka uluslararası alanda başarıya ulaşacaklarını, Kıbrıs Türk halkının dünyada hak ettiği yeri alacağını söyledi.
 
“Eski dünya düzeninin yıkıldığı ve yenisinin henüz kurulmadığı bir dönemden geçiyoruz” diyen Tatar, Kıbrıs Türk halkının ve adanın barış ve huzuru için Anavatan Türkiye’nin garantörlüğünün ve Mehmetçiğin adadaki varlığının ne kadar önemli olduğunu yalnızca tarihe değil, bölgede ve dünyada yaşananlara bakınca da görebildiklerini ifade etti. 
 
Güney komşularının, İsrail ve Fransa gibi ülkelerle girdiği farklı ilişkilerin adada nasıl bir felakete yol açabileceğinin örneğini İsrail – İran çatışmasında bizzat yaşadıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, konuşmasını şöyle sürdürdü: 
 
“Öte yandan biz, uluslararası diplomasinin mümkün olan her platformunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni anlatarak Kıbrıs Türk Halkının hakkını ve hukukunu savunarak iki devletli çözüm yaklaşımımızı ortaya koymaya kararlılıkla devam edeceğiz. Almanya’dan İngiltere’ye, Gambiya’dan Amerika’ya, Özbekistan’dan Azerbaycan’a, Avustralya’dan Polonya’ya dünyanın dört bir yanında çok sayıda ülke ve şehirde devletimizi tanıtmak ve halkımıza yeni bir yol açmak için yılmadan azimle çalışmaya devam edeceğiz. Gözlemci üyeliğe kabul edildiğimiz Türk Devletleri Teşkilatı başta olmak üzere, Ekonomik İş Birliği Teşkilatı ve İslam İş Birliği Teşkilatı ile son beş yıl içinde en üst düzeyde görüşmeler gerçekleştirebilmemiz, tüm bu toplantılarda bayrağımızla yer almamız işte bu azmimizin bir sonucudur. Tüm bu uluslararası girişimlerimizde ülkemizi daima destekleyen Anavatan Türkiye’ye, Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ve Dışişleri Bakanı sayın Hakan Fidan’a bir kez daha en samimi duygularımla teşekkürlerimi belirtmek istiyorum. İnanıyoruz ki Anavatanımız, ‘Terörsüz Türkiye’ süreciyle birlikte, ‘Türkiye Yüzyılında’ yalnızca bölgemizin değil dünyanın da en önemli güçlerinden biri olarak tarih sahnesinde yeni bir rol üstlenecektir.”
 
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türkünü yalnızlaştırmak ve Rum tarafının sözde çözümünü dayatmak için yapılan her türlü algı operasyonlarına rağmen, bugün her alanda Anavatan Türkiye’den daha fazla destek gördüklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
 
“İşte yeni Cumhuriyet Yerleşkemiz. Devletimizin gurur kaynağı olan bu proje, Cumhurbaşkanlığımız, Cumhuriyet Meclisimiz, Yüksek Mahkememizle birlikte, camisiyle, kütüphanesiyle ve devasa parkıyla, sağlam devlet saygın gelecek vizyonumuzun eseridir. Türkiye, başta karayollarımız ve hastanelerimiz olmak üzere ülkemizin temel altyapısının geliştirilmesi için desteğini her yıl arttırmakta, son olarak da Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Başbakan Ünal Üstel tarafından imzalanan 2025 Ekonomik ve Mali İş Birliği Protokolü ile de bu desteklerin artarak sürdüğünü görmekteyiz. 1-4 Mayıs tarihlerinde dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST 2025 ülkemizde yüzbinlerce insanımızın katılımıyla başarıyla düzenlenmiştir. Bu kapsamda TEKNOFEST’in lider ismi sayın Selçuk Bayraktar’ın Mavi Vatan’ın kalbinde olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni bir bilişim üssü yapma vizyonu da bizlere güç vermiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni bir bilişim adasına dönüştürme hedefi ile yola çıktığımız süreçte kısa bir süre önce Türk Telekom ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumurtiyeti Fiber Dönüşüm Protokolünün imzalanması da ülkemizin izolasyonlar ve ambargolarla engellemeye çalışanlara güçlü bir cevap olmuştur. Tüm bunların hayalden gerçeğe dönüşmesinde daima yanımızda olan başta Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Cumhurbaşkanı Yardımcısı sayın Cevdet Yılmaz’a ve emeği geçen tüm yetkililere bir kez daha halkım ve devletim adına teşekkür ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51’inci yıldönümünü büyük bir gurur, coşku ve heyecanla kutladıklarını ifade ederek, özgürlük mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük’ü, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ı, dava arkadaşlarını, Kıbrıs Türkünün haklı mücadelesine büyük katkı sağlamış Türk Devlet adamları, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş’i sevgi, saygı ve rahmetle andı. 
Tatar, Anavatan Türkiye’ye, Kahraman Türk Ordusuna, Mehmetçiklere, Mücahitlere de şükranlarını sundu, aziz şehitleri rahmet ve minnetle andı, gazileri en içten duygularıyla selamladı ve konuşmasını “20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramımız kutlu olsun. Ne Mutlu Türküm Diyene” sözleriyle tamamlandı.
 
Türkiye Cumhuriyeti (TC) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da törende yaptığı konuşmada, uluslararası topluma "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) tanıma; diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkileri bir an önce kurma; doğrudan uçuş ve ticaretin önünü açma" çağrısı yaptı. Erdoğan, Cumhurbaşkanı Tatar’ın ortaya koyduğu iki devletli çözüm vizyonunun arkasında olduklarını belirtti.
 
Kıbrıs Barış Harekatı’nın, Kıbrıs Türk halkına yönelik sistematik ihlaller ve saldırılar karşısında, garantörlük yükümlülükleri çerçevesinde atılmış meşru ve zorunlu bir adım olduğunu vurgulayan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1571’den beri adanın asli unsuru olan Kıbrıs Türk halkının, kendi öz yurdunda sığıntı gibi yaşamak zorunda bırakıldığını dile getirdi.
 
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O kara günlerin vahametini, yaşanan acının derinliğini tarif etmek kolay değil. Ama bir söz var ki her şeyi özetliyor. Kıbrıs’ın bütün çiçekleri Makarios’un adaya bulaştırdığı kanın kokusunu silemedi” dedi.
 
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları çerçevesinde Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda düzenlenen Resmi Geçit Töreni'nde konuştu. Konuşmasına, herkesi selamlayarak başlayan Erdoğan, “Kıbrıs Türk halkının barışa ve özgürlüğe kavuştuğu Barış Harekatı’nın 51’inci yıl dönümünde sizlerle birlikte olmaktan büyük gurur ve memnuniyet duyuyorum” ifadesini kullandı.
 
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizlerle birlikte Kıbrıs’ın dört bir yanındaki kardeşlerime selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum, Türkiye’deki 86 milyon kardeşinizin kalbi dün olduğu gibi bugün de sizlerle birlikte atıyor” diye konuştu.
 
Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51’inci yıl dönümünde, Kıbrıs Türk halkının var olma mücadelesi için can veren şehitleri rahmetle yad eden Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, kahraman gazilere şükranlarını sundu.
 
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs Barış Harekatı’nın kararlı liderliğini üstlenen dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’i, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ı, ömrünü Kıbrıs davasına adayan Alparslan Türkeş'i, ayrıca Londra Zürih Anlaşması ile Kıbrıs Barış Harekatı’nın hukuki zeminini oluşturan Türkiye’nin eski Başbakanı Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’yu ve emeği geçen tüm devlet büyüklerini şükran ve minnetle yad etti.
 
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, Kıbrıs Türkü’nün egemenlik ve özgürlük mücadelesine önderlik eden Dr. Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ı da rahmetle andı.
 
Kıbrıs Barış Harekatı’nın, Kıbrıs Türk halkına yönelik sistematik ihlaller ve saldırılar karşısında, garantörlük yükümlülükleri çerçevesinde atılmış meşru ve zorunlu bir adım olduğunu vurgulayan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: 
 
“51 yıl önce bugün şanlı Türk ordusu, kahraman Mücahitler ve Kıbrıslı kardeşlerimizle birlikte ENOSİS hayali kuranları hüsrana uğratmıştır. Adaya barış ve huzur gelmiştir. Kıbrıs Barış Harekatı’nda Mehmetçik’in adaya ayak basmasıyla Kıbrıs Türkü’nün yalnız olmadığını tüm dünya görmüştür.”
 
Barış Harekatı kadar harekata giden sürecin de çok önemli olduğunun altını çizen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle gençlerin bundan 50-60 yıl önce yaşanan olayları çok iyi bilmesi ve hafızalarına nakşetmesi gerektiğini söyledi.
 
1955’te EOKA terörüyle başlayan ve 1974’e kadar Kıbrıs Türkü’nü zulüm ve baskı altında bırakan o karanlık dönemin Türk milletinin yüreğine kazındığını vurgulayan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, “EOKA’nın namlusu sadece cana değil kimliğe, onura, varoluşa da çevrilmişti” dedi.
 
1571’den beri adanın asli unsuru olan Kıbrıs Türk halkının, kendi öz yurdunda sığıntı gibi yaşamak zorunda bırakıldığını dile getiren Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O kara günlerin vahametini, yaşanan acının derinliğini tarif etmek kolay değil. Ama bir söz var ki her şeyi özetliyor. Kıbrıs’ın bütün çiçekleri Makarios’un adaya bulaştırdığı kanın kokusunu silemedi” diye konuştu.
 
Cennetten bir parça olan bu toprakların, kelimelerin bile anlatmakta yetersiz kaldığı vahşet günlerine tanıklık ettiğini ifade eden Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: 
“Şimdi birileri çıkıyor ve geçmişi geride bırakalım diyor. İyi de biz Kumsal Katliamını, Kanlı Noel vahşetini, Erenköy direnişinde toprağa düşen gençlerimizi nasıl unutabiliriz? Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde şifa beklerken, katledilen onlarca insanımızı, kefen yokluğundan ev ev gezerek, çarşaf toplayan analarımızı, bacılarımızı nasıl unutabiliriz?
Çetinkaya Spor Kulübü’nün, Kıbrıs Türk Öğretmenler Derneği’nin çabalarını, Kıbrıs Türk Kızılay Cemiyeti ile köy komitelerinin fedakarlığını nasıl unutabiliriz? Bayraktar Türk Alayını, Türk Mukavemet Teşkilatı'nı, her birinizin ailesinden çıkan mücahitleri unutmak mümkün mü? Kıbrıs Türkü’ne yapılan zulümleri, çektirilen çileleri, yarım asırdır uygulanan ambargoları biz nasıl unutabiliriz? Kimse kusura bakmasın. Biz Kıbrıs Türkü kardeşlerimize yapılanları asla unutmayız. İbret alarak, ders çıkartarak bir daha benzer acıların asla yaşanmaması için ne yapılması gerekiyorsa biz onu yaparız.”
 
Adanın tek başına sahibi olmalarına izin verilmeyeceğini bildikleri için Rumların hep çözümsüzlük peşinde koştuğunu belirten Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kıbrıs Türk tarafı ne zaman yapıcı bir irade ortaya koysa, sunulan planları reddettiler. Müzakere masalarından kaçtılar. Ne var ki masayı her devirdiklerinde, çözüm istediklerini, müzakerelerin yeniden başlaması gerektiğini ileri sürdüler. Kıbrıs Türklerini azınlık olarak görüp sözde devletlerine yamamaya çalıştılar” dedi.
 
Kıbrıs Türk tarafının teklifi olan federal çözüm karşısında Rumların üniter devlet diye tutturduğunu kaydeden TC Cumhurbaşkanı Erdoğan, federal modelin, Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın liderliğinde müzakerelerin temel çerçevesi olarak kabul edildiğini hatırlattı.
 
Rumların, 1960 ortaklık devletinde olduğu gibi federal çözüm modelini de kabullenemediğini dile getiren Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rumların, iki toplumlu, iki kesimli federal model temelinde hazırlanan bütün çözüm önerilerini reddettiğini söyledi. “Kıbrıs Türklerinin kaybedecek bir 60 yılı daha yok” vurgusu yapan Erdoğan, “Biz artık tüketilmiş federasyon modeline dayanan Birleşmiş Milletler parametreleriyle vakit kaybedemeyiz. Kıbrıs Türk tarafının desteğini açıkça çektiği, birçok kez denenmiş ve başarısız olmuş bir çözüm modelinde ısrarcı olmanın kimseye bir faydası bulunmuyor” diye konuştu.
 
“Cumhurbaşkanı Tatar’ın ortaya koyduğu iki devletli çözüm vizyonunun tüm gücümüzle arkasındayız” diyen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası toplum KKTC’yi tanımalı, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkileri bir an önce kurmalıdır. Doğrudan uçuşların ve ticaretin önü açılmalıdır” sözleriyle seslendi.
 
KKTC’nin uluslararası alandaki görünürlüğünün her geçen gün arttığını belirten Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rumlar kendini adanın tek hakimi ve sahibi gibi göstermeye çalışsa da artık Türk Devletleri Teşkilatında, İslam İşbirliği Teşkilatında, Ekonomik İşbirliği Teşkilatında temsil edilen bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vardır” dedi.
 
Son olarak Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nde şanlı KKTC bayrağının diğer ülke bayraklarının yanında dalgalandığına dikkat çeken Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e ve Azerbaycan halkına Kıbrıs davasına verdikleri destek için bir kez daha şükranlarını sundu.
 
“Bugün burada tıpkı 51 yıl önce olduğu gibi aynı inançla aynı kararlılıkla bir aradayız. Anavatan Türkiye ile KKTC geçmişte nasıl omuz omuza ise bugün de aynı azimle, aynı istikamette yürümeye devam ediyoruz” diyen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, zorlukları birlikte göğüslediklerini, ambargoları birlikte aştıklarını, geleceği birlikte inşa ettiklerini kaydetti.
 
Kıbrıs Türkü’nün hayat standartlarını yükseltecek projeleri birlikte hayata geçirdiklerini dile getiren Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün temeli atılan Lefkoşa Yeni Devlet Hastanesi ve Lefkoşa Çevre Yolu ikinci etabının açılışına işaret etti.
 
KKTC’nin turizm, eğitim, teknoloji ve dijitalleşme ile öne çıkması ve tüm sektörlerde atılım gerçekleştirmesi için de desteklerini sürdüreceklerini belirten Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, TEKNOFEST’e gösterilen büyük ilginin herkesi umutlandırdığını söyledi. Erdoğan, “İnşallah gönül gönüle verecek çok daha önemli projelere, başarılara, çalışmalara, zaferlere yine birlikte imza atacağız” dedi.
 
Konuşmasında, Rauf Denktaş’ın kaleminden mısralara da yer veren Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin desteğiyle Kıbrıs Türkü’nün öz vatanında özgürce yaşamaya ebediyen devam edeceğinin altını çizdi. Erdoğan, “Bırakın eski acıları yaşatmayı, kimsenin buna cüret dahi edemeyeceği bir KKTC inşa edeceğiz” diye konuştu.