Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıldönümü nedeniyle mesaj yayımladı
“Çanakkale Zaferinden aldığımız ilhamla, özgürlüğümüze kavuştuk ve devletimizi kurduk”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıldönümü nedeniyle mesaj yayımladı.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar yazılı mesajında şu ifadeleri kullandı:
“Kadim tarihimizin önemli dönüm noktalarından biri olan Çanakkale Zaferi, Kurtuluş Savaşı'mızın da habercisi olmuş, Çanakkale'de sergilenen birlik, kardeşlik ve dayanışma, istiklal mücadelemiz için elzem olan ruhu ortaya çıkarmıştır.
Çanakkale ruhu, milletimizin inancı, azmi ve kararlılığıyla hiçbir engel tanımayacağının, bağımsızlığı uğruna birlik ve beraberlik içinde her şartta zafere ulaşacağının müjdecisidir. Aziz milletimiz, dünyaya 'Çanakkale geçilmez.' dedirten atalarımızdan bizlere kalan mirastan ilham ve kuvvet alarak, her daim ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne yükseltme gayreti içinde olacaktır. Şerefle ve onurla yazdığımız şanlı tarihimize ilelebet sahip çıkacak, kahramanlık ve fedakarlık timsali şehitlerimizden devraldığımız mirası, vatanına, birlik ve beraberliğine sonsuza kadar sahip çıkacak olan yeni nesillere emanet edeceğiz.
Çanakkale'de yatan yüz binlerce şehidimizi yad ederken, şehitlerimize olan şükran borcumuzun ancak vatanımıza, bayrağımıza ve milletimizi zafere taşıyan hasletlere her zaman sahip çıkarak ödenebileceğini vurgulamak istiyorum.
“Türk milletinin kaderini değiştiren Çanakkale Deniz Zaferi, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde verilen İstiklâl Savaşı’nın ilk kıvılcımını oluştururken, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolun da temellerini oluşturmuştur.
Dünya tarihini değiştiren bu büyük zafer, esir ve mazlum uluslara umut ve ilham verirken, Kıbrıs Türk Halkının egemenlik, bağımsızlık, varoluş ve özgürlük mücadelesine de ilham ve güç kaynağı olmuştur.
Bu büyük zaferden ilham ve güç alan Kıbrıs Türk Halkı, vatan bildiği bu topraklarda her türlü güçlüklere rağmen, Türkiye’nin yardım ve desteğiyle kendi devletini, özgürlüğünü ve egemenliğini korumak için büyük bir mücadele vermiştir.
Bir asırdan bu yana devam eden bu kutsal mücadelede evlatlarımız, Çanakkale’de olduğu gibi toprağa düşmüş, bu topraklar kan ve canla vatan yapılmıştır. Bugün kendi vatanımızda, kendi egemen devletimizin çatısı altında özgür olarak yaşıyorsak bunu; halkımızın direnişine, mücahit ile Mehmetçiğe ve aziz şehitlerimize borçluyuz.
Şehitlerimizin emaneti olan bu değerleri, her ne pahasına olursa olsun koruyacak ve yaşatacağız.
Kıbrıs konusuyla ilgili olarak federal temele dayalı bir antlaşmaya ulaşabilmek için 1968 yılında başlayan ve uzun yıllar devam eden müzakere süreci, Rum tarafının olumsuz tutumuyla olumlu bir sonuca ulaşamazken; özellikle Annan Planı referandumu ve Crans Montana müzakerelerinde yaşananlar, federal temele dayalı bir antlaşmanın mümkün olamayacağını gözler önüne sermiştir. Rum tarafının federasyon anlayışı; Türkiye’nin garantörlüğünü kaldırmayı, Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırmayı ve halkımızı azınlık yapmayı içermektedir. Bunları da kabul etmemiz mümkün değildir.
Adadaki gerçekler dikkate alınarak Kıbrıs’ın ve bölgenin yararına olacak egemen eşitligimiz ve uluslararası statünüzün kabuluyle iki ayrı devletin varlığına dayalı çözüm önerimizi ilk kez Cenevre’de müzakere masasına koyarak kayıt altına aldırmıştık.
18 ve 19 Mart tarihleri arasında yine Cenevre'de olacak ve BM gözetiminde gerçekleştirilecek gayri resmi Kıbrıs toplantısında orada ortak zeminin olmadığının tespitinin altını çizeceğiz. Ortak zemin olmayışı BM temsilcilerinin raporlarında teyit edilmiştir.
Cenevre'ye Kıbrıs’ın geleceğine yönelik toplantı yapmak amacıyla gidiyoruz. Artık tükenmiş, iki tarafın rızasını yansıtmayan federasyon temelinde çözüm aramanın beyhude olduğunu yineleyerek bu çerçevede daha fazla zaman geçirilmemesi gerektiği noktasına dikkat çekeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle Çanakkale Zaferi’nin 110. yıl dönümünde aziz şehitlerimizi bir kez daha minnet ve rahmetle anarken, gazilerimizi de saygı ve hürmetle selamlıyorum.”