EN

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Bursa Uludağ Üniversitesi’nde gerçekleşen fahri doktora töreninde vurguladı:

“Türkiye Cumhuriyeti'nin garantörlüğünün devamı, Türk askerinin adada caydırıcı bir güç olarak kalması, vazgeçilmez çizgimizdir”

Fotoğraflar

Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) senatosunca Cumhurbaşkanı Tatar'a, uluslararası ilişkiler alanında “fahri doktor” unvanı verildi. Jandarma Uzman Onbaşı Sinan Yaylı Salonu'nda düzenlenen törende Cumhurbaşkanı Tatar'a cübbe giydirilerek fahri doktora diploması ve belgesi takdim edildi.



Daha sonra, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Doğu Akdeniz'deki Önemi” başlıklı açılış dersini veren Cumhurbaşkanı Tatar; “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bir vatan toprağıdır. Bu vatan toprağında Kıbrıs Türk halkının kendi dinamikleriyle özgürlüğü yaşayabilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin garantörlüğünün devamı, Türk askerinin adada caydırıcı bir güç olarak kalması, vazgeçilmez çizgimizdir. Bunu bütün dünyaya haykırıyoruz, paylaşıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Tatar, New York ziyareti öncesinde çıkan bir haberi hatırlatarak şöyle devam etti:
“Güney Kıbrıs, Ukrayna Savaşı dolayısıyla batı dünyasıyla birlikte hareket ettiğinden dolayı ve bazı kara para aklama olaylarında yine Amerika'nın direktifleri doğrultusunda hareket etmeye başladıkları için silah ambargosunun kalktığı noktasında Sayın Çavuşoğlu'nun bir açıklaması vardı. Tabii ki Türkiye Cumhuriyeti de buna seyirci kalmayacak. Eğer onlar silahları artırırlarsa biz de silahları artıracağız. Bu tabii Kıbrıs için çok hayırlı bir şey olmaz. Artık onu da onlar düşünsün. Fakat netice itibarıyla Kıbrıs meselesi hep gündemde.”

Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs meselesinin konuşarak doğru noktaya gelebilmesinin önemine işaret edip Doğu Akdeniz'de hem Türkiye Cumhuriyeti'nin hem KKTC'nin çok önemli bir statüye geldiğini ve bunun korunması gerektiğini anlatarak; “Türkiye Cumhuriyeti’nin çeşitli bölgelerine yaptığım ziyaretlerde gördüğüm ilgiden dolayı hepinize yürekten teşekkür etmek istiyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, törenin ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada KKTC'nin, Türk halkının ve büyük Türk milletinin kopmaz bir parçası olduğunu vurguladı.



Kıbrıs'ta federal temelde bir antlaşma zamanının çoktan geçtiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Adada verilen mücadelelerde Kıbrıs Türk tarafıyla Türkiye Cumhuriyeti her zaman iyi niyetini ortaya koymuş ama Rum tarafından, Rum-Yunan ikilisinden, o iyi niyetin karşılığını görmeyince artık yeni siyasetin dönemi başlamıştır. 20 Eylül'de New York'ta yaptığı o tarihi konuşmasında, ‘Artık Kıbrıs'taki Türklere ambargo, izolasyon ve birtakım kısıtlamalarda zulmü sona erdiriniz. Bu, şartlar ve birtakım uluslararası camianın kendi evrensel değerlerine ters düşen bir uygulamadır ve artık Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni resmi olarak tanıyınız’ çağrısında bulunan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a tekrar teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. Bizim yolumuz elbette Doğu Akdeniz'deki Türk devletinin güçlendirilmesiyle hem kendi milli varlığımızı sürdürebilmek hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin, hem garantörlüğünde hem de Kıbrıs'ta ileride çeşitli birtakım tehlikeleri olabilecek süreçleri öngörmek suretiyle Türk askerinin, caydırıcı güç olarak Kıbrıs'ta kalması bizim için çok önemlidir. Kıbrıs Türk halkı için vazgeçilmez olan, Doğu Akdeniz'in bu kritik bölgesinde Türk askerinin varlığı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin garantörlüğüdür.”

“Türk Devletleri Teşkilatı’nda yerimizi almamız ve Doğu Akdeniz'deki en uç noktada bir Türk devleti olarak her türlü faaliyetlerde bir arada olmak en büyük temennimizdir”


Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs'ta 60 yıldır var olan iki ayrı devletin ve kuzeydeki devletin bir Türk devleti olarak yaşamasının, bütün Türk dünyası için de önemli olduğuna işaret etti.
Cumhurbaşkanı Tatar; “Son yıllarda Türk Devletleri Teşkilatı’nın tekrar hayat bulmasıyla tüm Türk devletlerinin bir çatı altında kendi ekonomik, siyasi, kültür ve varlığını sürdürmesi için iş birliğinin içinde, mutlaka Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin de var olması gerekmektedir. Türk Devletleri Teşkilatı’nda yerimizi almamız ve Doğu Akdeniz'deki en uç noktada bir Türk devleti olarak her türlü faaliyetlerde bir arada olmak en büyük temennimizdir” dedi.
 
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, ABD'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne yönelik silah ambargosunu kaldırmasına ilişkin, “Kıbrıs Türkü'nü korumak için oraya daha fazla güç göndereceğiz ve silah olarak da ne ihtiyacı varsa onları da karşılayacağız” sözlerinden dolayı Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'na teşekkür eden Cumhurbaşkanı Tatar; “Bir kere Kıbrıs'ta yıllardan beri bir ateşkes vardır. 1974'ten sonraki süreçte bu ateşkes başarıyla sürmüştür. O zamanın Başbakan’ı Bülent Ecevit, Kıbrıs Barış Harekâtı'nı gerçekleştirirken bütün dünyaya verdiği mesajda, ‘Biz esas itibarıyla Kıbrıs'a barış için gidiyoruz’ demiştir. 1974’ten önce Kıbrıs'ta hep çatışmalar oldu. Bu çatışmalarda büyük olaylar yaşandı. Çok acılar çekildi” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Tatar, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile Kıbrıs'a barışın geldiğini ve 48 yıldır sükûnet ortamının yaşandığını ifade ederek sözlerini şöyle tamamladı;
“Kıbrıs'ta eğer başka oyunlar oynanıyorsa o, onların bileceği iştir ama Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs Adası'nın garantörü ve bizim Anavatan’ımız olarak her zaman Kıbrıs Türk halkının yanında olduğunu söylemektedir. Türkiye Cumhuriyeti, Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon arayışları, haklarımızın korunması, Mavi Vatan'daki pozisyonumuz, hava sahasında memleketimiz için önemli olan birtakım olayları, sonuna kadar savunmakta ve aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının kendi can güvenliğini korumakta kararlıdır. Bu konuda da hiçbir şüphenin olmadığını Sayın Çavuşoğlu bir kez daha duyurmuştur. Çünkü diyor ki ‘Orada misli bir şey olursa biz de o misliye kendi alacağımız tedbirlerle cevap vereceğiz. Orada bir denge kuracağız.’ Kimse bir çatışma istemez. Kimse böyle bir şeyin olmasını istemez. Herkesin çok kaybı olur. Ancak onların attığı adımlara karşılık mutlaka adımların atılması, elbette bunun mesajının bile verilmesini herhalde karşı taraf değerlendirir.”