EN

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, Mücadele ve Şehitler Haftası mesajı; ŞEHİTLERİMİZİ UNUTMADIK UNUTMAYACAĞIZ



Kıbrıs Türk ve Rum halklarının eşit kurucu ortaklığında  kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “Enosise sıçrama tahtası” olarak niteleyen ve Kıbrıs Türk halkını “Türk ulusunun yok edilmesi gereken Kıbrıs’taki uzantısı” olarak gören  Rum-Yunan ikilisinin  Kıbrıs Türk halkını yok etmek  ve Kıbrıs’ı Helen adası yapmak hedefiyle 21 Aralık 1963 tarihinde başlayan Rum-Yunan saldırılarının 58. yıldönümündeyiz.

Akritas Planı doğrultusunda başlatılan saldırılarda  Kıbrıs Cumhuriyeti Rum devletine dönüştürülürken,  halkımız katliam çukurlarına gömülmüş, çocuklarımız banyo odalarında katledilmiş, 103 köyümüz göç etmek zorunda bırakılmış, halkımız 1974 yılına kadar  Kıbrıs’ın yüzde 3’üne tekabül eden gettolarda  kuşatma altında yaşamaya mahkum edilmişti.

Tüm bunlara rağmen, Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) öncülüğünde yürütülen ve Anavatan Türkiye tarafından da  desteklenen direniş ve mücadele ile halkımız Rum’a boyun eğmemiş, teslim olmamış, Türklüğün onur ve şerefini ayaklar altında çiğnetmemiştir. Bunun bedeli de çok ağır olurken,  halkımız evlatlarını  toprağa vermiş, çok büyük acılar yaşamıştır. Bu büyük mücadele ve direniş sonrasında 20 Temmuz 1974 sabahına ulaşılırken,  Barış Harekatı ile tüm Kıbrıs’a barış gelmiş, Kıbrıs Türk halkı da   Anavatan Türkiye’nin koruması ve güvencesinde özgürlüğüne, bağımsızlığına ve kendi devletine kavuşmuştur.

Bugün egemen, özgür ve bağımsız  olarak kendi vatanımızda, kendi devletimizin çatısı altında, yaşıyorsak bunu aziz şehitlerimize, gazilerimize, halkımızın fedakarlığı ile direnişine ve anavatan Türkiye’ye borçluyuz.

Katliam, kan, vahşet ve acı dolu o günlerden bu yana  Rum zihniyetinin değişmediğini ve aynen devam etmekte olduğunu  görmekteyiz. Bu Rum zihniyetine göre Kıbrıs Türk halkı azınlıktır. Bu zihniyete göre Kıbrıs Türk halkının eşitlik ve egemenlik hakları yoktur. Bu zihniyete göre Türkiye’nin garantörlüğü kalkmalı, Türk askeri Kıbrıs’tan çekilmelidir.

Geçmişten ve yaşananlardan ders almayan ve hala daha federasyon adı altında Kıbrıs’ı Helen adası yapma hayali peşinde koşan  Rum liderliği silahlanma faaliyetlerine devam ederken, Kıbrıs’ın doğal zenginliklerine tek başına sahip çıkma gayretkeşliğini sürdürmekte, bölgede ve Doğu Akdeniz’de gerginliği tırmandırarak  ateşle oynamaktadır.  Bunların yanısıra  Güney Kıbrıs’ta tarihi, dini ve kültürel varlıklarımız sürekli olarak saldırılara maruz kalırken, Rum gençleri “Türk düşmanı” olarak yetiştirilmekte, sınırlarımızda düzenlenen provokatif eylemlerde “Türklere ölüm- Türkler Kıbrıs’tan dışarı” sloganları atılmaktadır.  Tüm bunlar endişe verici olup, dikkatli ve uyanık olmamızı gerektirmektedir.
Rum Yönetiminin,   uzun yıllardan beri devam eden müzakere süreçlerini sürekli ve bilinçli olarak dinamitleyip, olumsuz ve uzlaşmaz tutumunu sürdürmesini rağmen, Türk tarafı olarak anlaşmaya yönelik diyalog çağrılarımız devam etmektedir. Hedefimiz, Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir anlaşmaya ulaşmaktır. Bunun da yolu federal temele dayalı bir anlaşamadan değil, gündeme getirdiğimiz ve Cenevre’de müzakere masasına koyduğumuz egemen eşit iki devletin varlığına dayalı önerimizden geçmektedir. Bu önerimiz bölgenin en güçlü ve en büyük ülkesi olan Anavatan Türkiye tarafından da desteklenirken, temennimiz ve beklentimiz, Rum tarafının bu önerimize olumlu yaklaşmasıdır.
Bugün, aziz şehitlerimize, gazilerimize, halkımıza ve tüm dünyaya bir kez daha sesleniyorum; Devletimizden, egemenliğimizden, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğü ile Türk askerinden asla vazgeçmeyeceğiz. 1974 öncesine dönülmesine ve yeni Kanlı Noellerin yaşanmasına müsaade etmeyeceğiz. Aziz şehitlerimizden, tarihimizden, halkımızdan ve Anavatan Türkiye’den aldığımız  güçle mücadelemize devam edeceğiz. Kıbrıs asla bir Helen adası olmayacaktır.
 
Bu duygu ve düşüncelerle, özgürlük ve bağımsızlık liderimiz Dr. Fazıl Küçük ile Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ı ve aziz şehitlerimizi bir kez daha minnet ve rahmetle anarken, gazilerimizi de saygıyla selamlıyorum.”