EN

KKTC Cumhurbaşkanlığı, Rum Yönetimi’nin pasaportlar konusunda aldığı kararı değerlendirdi; “BU KARAR, KIBRIS CUMHURİYETİ’NİN RUM DEVLETİNE DÖNÜŞTÜĞÜNÜN YENİ BİR GÖSTERGESİDİR”

 
1960 yılında Kıbrıslı Türk ve Rumların, eşit ve ortak irade ile kurdukları
ve 1963 yılından bu yana Rum işgali altında bulunan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin
ısdar etmiş olduğu ve birçok Kıbrıslı Türk tarafından zorunluluktan
kaynaklanan nedenlerle bir seyahat belgesi olarak kullanılmaktan öteye
gitmeyen pasaportlar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) siyasi emellerine
hizmet etmek amacıyla, temel insan hak ve özgürlüklerine aykırı bir şekilde,
Kıbrıslı Türkler aleyhine kullanılan bir tehdit unsuru haline gelmiştir. Rum
tarafı bu düşmanca hareketinde Maraş konusunu bir bahane olarak kullanmakta,
bunu yaparken bir yandan statükocu zihniyetini ve çaresizliğini ortaya
koyarken, diğer yandan da gerek Maraş gerekse Kıbrıs konusunda gelinen
noktanın tamamen kendi hakimiyetçi ve uzlaşmaz tutumunun bir ürünü olduğu
gerçeğini örtbas etmeye çalışmaktadır.
 
Kıbrıslı Türkler, "Kıbrıs Cumhuriyeti" pasaportlarını tercih ettikleri için
değil, birlikte kurdukları ortaklık devletinden dışlandıkları ve en temel
insan hak ve özgürlükleri arasında kabul edilen seyahat etme özgürlükleri
kısıtlandığı için, kurdukları devletin pasaportu uluslararası alanda
gerektiği ölçüde kabul görünceye kadar zaruret nedeniyle kullandıkları bir
olanaktır. Kıbrıs Türklerinin buna mecbur bırakılmasında ise GKRY'nin olduğu
kadar, BM Güvenlik Konseyi'nin 4 Mart 1964'te aldığı 186 sayılı kararla
gaspçı Rum Yönetimi'ne "Kıbrıs Hükümeti" muamelesi yapan uluslararası
toplumun da sorumluluğu vardır.
 
1960 ortaklık Kıbrıs Cumhuriyeti Rum ortağın işgali altındadır ve bu
cumhuriyetin eşit ortağı olan Kıbrıs Türk halkı tüm haklarından mahrum
edilerek 58 yıldır insanlık dışı sınırlamalar/izolasyonlar altında
tutulmaktadır. Kıbrıs Türk halkı tarihten ve uluslararası anlaşmalardan
kaynaklanan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü haklarına saygı
gösterilmesini sağlama mücadelesi vermektedir. Bu haklı mücadeleyi verdiği
için yıllardır maruz bırakıldığı şiddet ve haksızlıklara bugün bir yenisi
daha eklenmiştir.
 
Kıbrıs Rum Tarafının bazı Kıbrıslı Türklerin pasaportlarının iptali ile
ilgili aldığı karar 'Kıbrıs Cumhuriyeti'nin tamamen bir Rum devletine
dönüşmüş olduğunun ve Kıbrıs Türk tarafının meşru haklarına hiç saygı
gösterilmediğinin çarpıcı yeni bir kanıtıdır.        Bu uygulama ve altında
yatan hakimiyetçi zihniyet, Kıbrıs ihtilafının kök nedenini ve Kıbrıs'ta
eşitliğe dayalı federal bir ortaklığın neden kurulamayacağını ve
sürdürülebilir olamayacağını tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır.
 
Kıbrıs adasının eşit sahibi olan Kıbrıslı Türkler, varoluş mücadeleleri
süresince birçok zulme, baskıya, tehdide ve yıldırma politikalarına maruz
kalmış, ancak mücadelesinden asla vaz geçmemiştir. Biz, Kıbrıs adasında
temel hak ve özgürlüklerimizle var olmak, egemen eşitliğimize sahip çıkmak
için büyük bir cesaretle irade göstererek çıkmış olduğumuz bu yolda büyük
bir kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz. Anavatan Türkiye'nin, her konuda
olduğu gibi, seyahat özgürlüğümüzü kullanmakta da yanımızda olduğunu bu
vesileyle vurgulamak isteriz.
 
Rum tarafının hegemonyacı zihniyeti sonucu 47 yıldır Kıbrıslı Türkler gibi
Kıbrıs uyuşmazlığının tutsağı haline gelmiş olan kapalı Maraş'ı hak
sahiplerinin haklarına saygılı olarak bu tutsaklıktan kurtarmak için atılan
adım hukuka uygun şekilde statükoyu kırmaya yönelik bir adımdır. Rum tarafı
insan haklarına saygılı bu adımdan rahatsızlık duymuştur ve çaresizlik
içinde bu adımın atılmasını sözde caydırmaya çalışmaktadır. Biz, temel insan
hak ve özgürlüklerine saygı çerçevesinde tüm kararlılığımızla Devlet'imizin
çatısı altında emin adımlarla ve kendi irademizle geleceğimizi planlamaya ve
ilerlemeye devam edeceğiz.