EN

Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis’in pasaportlar konusunda yapmış olduğu açıklamaya yönelik Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın açıklaması;

Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis’in pasaportlar konusunda yapmış olduğu ve Kıbrıs Rum halkının iç tüketimine yönelik açıklamasını esefle karşıladığımı belirtmek istiyorum. Bu açıklamada ortaya konan mesnetsiz ve gerçek dışı iddialar konusunda kendisi ile polemiğe girmek niyetinde değilim, ancak   herkesin gerçekleri bilmesi açısından bazı ana noktalara değinmeyi bir gereklilik olarak görüyorum.

Sn. Anastasiadis ‘ırkçı’ olduğumu ima etmektedir.  

Sn. Anastasidis Yunan ayaklanmasının 200’incü yıl dönümü münasebetiyle 28 Mart 2021 tarihinde yaptığı açıklamada Kıbrıs adasının her zaman Elenizmin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulamıştır.

Bundan önce, 22 Aralık 2012 tarihinde, DISI Gençlik Örgütü NEDİSİ’nin 15. Kurultayında yaptığı konuşmada ise Kıbrıslı Rumların Elen DNA’sına sahip olduğunu ve tüm zorluklara rağmen, yıllardır ayakta durmayı başardığını ileri sürmüştür.

Ayni şekilde, 22 Mart 2001 tarihinde Atina'da "Protoporia" üyesi öğrencilere hitaben yaptığı konuşmada “Bizim 1955-59'da bir vizyonumuz vardı. Yunanistan'la ENOSİS yapmak. Bugün ümit edebilmesi ve geleceğe kendinden emin ilerleyebilmesi için Kıbrıs Elenizmi'ne yeni bir vizyon verdik. Avrupa'yla ve aynı zamanda Yunanistan'la ENOSİS yapmak” demişti.

Keza, 29 Mart 2005 tarihinde o zamanın DISI Başkanı olarak Anastasiadis bir etkinlikte, binlerce Kıbrıslı Türkün katledilmesinde ve göç ettirilmesinde etkin görev alan terör örgütü EOKA için “. . .kahramanlarımızı onurlandırmak hepimizin görevi ve borcudur. EOKA kurtuluş mücadelesi sırasında kendini feda edenler, vatanı bölünmüş görmek için ölmediler,” demişti.

Hatta, 3 Eylül 1995 tarihinde Agon ve diğer gazeteler, o zamanın DİSİ Birinci Başkan Yardımcısı olan Nikos Anastasiadis’in,  Ksilotimbu köyünde yaptığı bir konuşmada:  “Kıbrıs Elendi ve Elen olarak kalacak” dediğini yazmıştı.

Bunlara benzer örnekler çoktur.

Kısaca, Sn. Anastasiadis, yıllardan beridir Kıbrıs’ın Elenizmin bir parçası olduğunu ve Kıbrıs Rumlarının “Elenizmin DNA’sını” taşıdığını ısrarla söyleyip ırkçılığı kendisi yaparken, benim bir gazeteye yaptığım açıklamayı çarpıtarak ırkçılık yaptığımı ima etmesini büyük bir çelişki ve saygısızlık olarak görüyorum ve kınıyorum.

Benim gerçeklere dayalı olarak ve bütün açıklığı ile savunduğum iki eşit halkın varlığına dayalı vizyon, tarihten ve uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde mevcut iki Devletin yan yana barış ve istikrar içinde kurumsal iş birliği yapmalarıdır. Sayın Anastasiadis’e soruyorum: Irkçılık bu mudur yoksa tüm adayı Elenizmin ayrılmaz bir parçası olarak gören, ortaklık Kıbrıs Cumhuriyeti’ni şiddet yoluyla işgal eden ve adada yaşayan Türkleri işgal ettikleri bu cumhuriyete tabi bir azınlık sayan zihniyet midir?

Güney Kıbrıs ve Yunanistan’da hâkim Elenizm zihniyetinin değişmediği ve değişme eğiliminde olmadığı on yıllardır yaşananlar ve son pasaport iptalleri olayında bütün açıklığı ile bir kez daha görülmektedir. Rum tarafının pasaportlar konusundaki uygulaması bizi hakir gören bir zihniyetin ürünüdür.

Şiddet ve baskı yoluyla tüm haklarından mahrum edilmiş olarak 1963 yılından beri bu zihniyet Kıbrıs Türkünü insanlık dışı sınırlamalar ve izolasyonlar altında tutmaktadır. Eski Rum Dış İşleri Bakanı Rolandis’in de ifade ettiği gibi, en az 15 kez Rum tarafı yetki paylaşımı ön gören uzlaşı planlarını reddetmiştir ve hala adanın Elenizmin ayrılmaz parçası olduğunu iddia etmektedir.

Bütün bunları görmüyormuşuz gibi bugün işgal ettikleri sözde Kıbrıs Cumhuriyeti kürsüsünden Sn. Anastasides bizlere sahte bir cömertlik ve pişkinlikle “buyurun konuşalım” çağrısı yapmaktadır.

Kıbrıs Türk tarafı iki tarafın asli ve müktesep egemen eşitlikleri ve eşit uluslararası statüleri temelinde başlayacak resmi görüşmelerde iki taraf arasında kurumsal bir iş birliği modelini müzakere etmeye hazırdır.

Taraflar arasında egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde bir denge kurulmadan adamızda ve bölgemizde sürdürülebilir barış, istikrar ve iş birliği tesis edilemeyeceği gün gibi aşikardır.

Bu dengenin kurulmasını destekleyen taraf barış ve istikrarı, reddeden taraf ise ırkçılığı temsil etmektedir.