Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Alaminyo Şehitleri’ni andı: “Alaminyo’da yaşı 6 ile 80 arasında değişen insanlarımız katledilmiştir. Bu, açıkça işlenen bir insanlık suçudur”
“Kıbrıs Türk halkını imha etmek ve Enosis’i gerçekleştirmek hedefiyle Akritas Planı doğrultusunda Rum-Yunan ikilisinin başlattığı silahlı saldırılar beraberinde iç çekişmelerin de yaşanmasını tetiklemiş; 15 Temmuz 1974’te, faşist askerî Yunan cuntası ve Kıbrıs’taki Rum iş birlikçileri, Kıbrıs’a darbe gerçekleştirerek tüm Kıbrıs Türk halkının varlığını yok etmeye koyulmuştur.
Yunanistan’daki askerî cunta yönetimi ile EOKA milislerinin, 15 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleştirdiği faşist darbe ile ‘Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’ni’ ilan ederek halkımızı yok edip Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak etme hedefi; Anavatan Türkiye’nin uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan garantörlük hakkını kullanarak 20 Temmuz 1974 sabahı gerçekleştirdiği barış harekâtı ile son bulmuştu. Türk askerinin ulaşamadığı noktalarda, Yunanistan’daki askerî cunta yönetimi ile EOKA milislerinin işlediği insanlık suçlarının en acılarından biri Alaminyo’da yaşanmıştır.
Burada, masum sivillere yönelik gerçekleşen katliamda yaşı 6 ile 80 arasında değişen insanlarımız katledilmiştir. Bu, açıkça işlenen bir insanlık suçudur, vahşettir.
Alaminyo’nun yanı sıra; Taşkent, Atlılar, Muratağa ve Sandallar katliamları ile Limasol, Baf ve diğer bölgelerde yaşananlar; Rum barbarlığı, vahşeti ve mezaliminin en büyük kanıtıdır. Aziz şehitlerimiz, rahat uyuyun. Uğruna şehit düştüğünüz kutsal değerler ile emanetlerinizi ayaklar altında çiğnetmeyeceğiz.
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nda altını çizdiğim üzere barış harekâtı, kendi yurdunda sonsuza dek var ve hür olma mücadelesini kazanan Kıbrıs Türkü’nün, Anavatan Türkiye ile omuz omuza, her türlü zorluğa göğüs gerebileceğinin en asil ispatıdır…
Çağdaş değerler üzerine, büyük mücadele ve zorluklarla inşa ettiğimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ise hepimiz için gurur kaynağıdır.
Kıbrıs Türkü’ne yıllar yılı yaşatılan bu mezalim, işlenen insanlık suçları nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti’nin etkin ve fiili garantörlüğü ile Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığı, kırmızı çizgimizdir ve bunlardan asla vazgeçemeyiz. Anavatan Türkiye’ye daha sıkı sarılıp yolumuza devam edeceğiz. Bu, halkımıza ve şehitlerimize olan en büyük borcumuzdur.
Değerli halkımızın, Anavatan Türkiye ile Kıbrıs konusuna ilişkin yürüttüğümüz ortak siyasete verdiği destek, en büyük güvencemiz ve gücümüzdür.
Kıbrıs Türk halkının can ve kan pahasına kurduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni, sahip olduğu özgürlüğü ile egemenliğini korumak ve bu uğurda mücadele etmenin, hepimizin en kutsal ödevi olduğunun altını çizerken; tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize şükranlarımı iletiyorum.”