“Kıbrıs Türk halkını yok etmek ve Kıbrıs’ı bir Helen Adası yapmak amacıyla 21 Aralık 1963 tarihinde başlayan Rum saldırılarının hedefi olan en büyük Türk bölgelerinden biri de Küçük Kaymaklı idi. 
Yunan Alayı’ndan takviyeli EOKA birliklerinin Küçük Kaymaklı’ya yönelik, 24 Aralık 1963 akşamı başlattığı saldırılarda 5 vatandaşımız şehit düşerken, esir alınan 33 vatandaşımız da katledilmiş ve toplam şehit sayımız 38’e ulaşmıştır.  Bunları unutmamız mümkün değildir. 
Küçük Kaymaklı’ya yönelik saldırılarda binlerce vatandaşımız Hamitköy’e göç etmek zorunda kalırken, kışın dondurucu soğuğu ve yağmur altındaki çadırlarda yaşamak zorunda kalmış fakat tüm olumsuz koşullara rağmen direnişimiz devam etmiştir. 
Kıbrıs konusuyla ilgili olarak 1968 yılında başlayan müzakere sürecinde; Türk tarafı Rum liderliğinden, Küçük Kaymaklı’dan göç etmek zorunda kalan vatandaşlarımızın evlerine geri dönmesinin sağlanması talebinde bulunurken, Rum liderliği; ‘Küçük Kaymaklı’yı silahla aldık, geri vermeyiz’ demiştir. Bunu da unutmak mümkün değildir. 
Bugün, kan ve canla yaratılan kendi vatanımızda, kendi devletimizin çatısı altında egemen ve özgür olarak yaşamaktayız. 1974 öncesinin ölüm ve acı dolu günlerine dönmemiz mümkün olmayacağı gibi devletimizden, egemenliğimizden, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğü ile Türk askerinden asla vazgeçmeyeceğiz.  
Rum tarafına bir düşmanlık beslemiyoruz fakat geçmişte yaşananları da unutamayız. Geçmişte yaşananları hatırlayarak yolumuza devam ederken, Rum tarafına da antlaşmaya yönelik olarak diyalog çağrılarımız sürmektedir.  Amacımız; Kıbrıs’ta adil, sürdürülebilir, kalıcı bir antlaşmaya ulaşmaktır. Bunun da yolu, gerçekleşmesi mümkün olmayan federal temele dayalı bir antlaşmadan değil; Cenevre’de ilk kez müzakere masasına koyduğumuz egemen eşit iki ayrı devletin varlığına dayalı çözüm önerimizden geçmektedir. Bölgenin en büyük ve en güçlü ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti tarafından da desteklenen bu önerimiz, Kıbrıs’ın yararına olacak bir çözüm şeklidir. Beklentimiz de, Rum tarafının bu çözüm önerisine olumlu yaklaşmasıdır. Burada, BM ile AB’ye de büyük görev düşmektedir. 
Küçük Kaymaklı şehitlerimizi bir kez daha minnet ve rahmetle anarken, gazilerimizi de saygıyla selamlıyorum. Aziz şehitlerimiz rahat uyuyun. Emanetlerinizin bekçisiyiz ve emanet bıraktıklarınızı asla ayaklar altında çiğnetmeyeceğiz. Sizden aldığımız güç ve ilhamla mücadelemiz devam etmektedir. Ruhunuz şad olsun.”