Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye’deki Sözcü gazetesine mülakat verdi
CUMHURBAŞKANI TATAR: “DOĞU AKDENİZ’DE TÜRKİYE VE KKTC’NİN İÇİNDE OLMADIĞI BİR ENERJİ DENKLEMİ KURULAMAZ”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de sondaj çalışmalarına başlamasının bir dönüm noktası olduğunu belirterek, Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’nin içinde olmadığı bir enerji denkleminin kurulamayacağını belirtti.
Cumhurbaşkanı Tatar, “Şimdi enerji konusunda onlar kadar biz de güçlüyüz. Onların adımlarına karşın biz de adımlar atıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs’ın bölgedeki tüm ülkeler için hem stratejik açıdan hem de ticari açıdan ama en fazla da Türkiye için önemli olduğuna işaret ederek, Kıbrıs tamamen dost olmayan ülkelerin eline geçerse Türkiye’nin güvenlik açısından ciddi zafiyet yaşayacağını kaydetti.
Tatar, “Bu da şu demektir; Türkiye elbette Kıbrıs Türkleri için çok önemlidir. Elbette Kıbrıs Türkleri olarak biz güvenliğimizi, egemenliğimizi, Kıbrıs’taki hak ve hukukumuzu korumak için Türkiye’nin tam desteğine, etkin ve fiili garantörlüğüne ihtiyaç duyuyoruz ama Türkiye’nin de Kıbrıs Türk tarafının katkısına ciddi ihtiyacı olduğu nettir. O nedenledir ki, biz iki kardeş devlet ve aynı ulusun insanları olarak birbirimizi iyi anlamamız, iş birliği yapmamız lazımdır” ifadelerini kullandı.
Beşli konferansın Rum tarafı ile bir anlaşmaya varıp varılamayacağını görmek bakımından son şans olduğunu söyleyen Tatar, “Ondan sonra ne mi olacak? KKTC yaşıyor ve yaşamaya devam edecek. Biz de devletimize, halkımıza karşı yapmamız gerekeni yapacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye’deki Sözcü gazetesine mülakat verdi. Mülakat şöyle:
“SÖZCÜ: KKTC, tüm dünyanın gözünün çevrildiği bir bölgenin kalbinde yer alıyor. Daha önce adaya genellikle ‘güvenlik’ çerçevesinden bakılırken, bugün enerji başta olmak üzere çok daha katmanlı bir perspektif söz konusu... Kıbrıs Türkleri bu tabloyu nasıl fırsata dönüştürebilir?
CUMHURBAŞKANI ERSİN TATAR: Kıbrıs öteden beri çok önemli bir adadır. Türk kamuoyu daima Sokullu Mehmet Paşa’nın Kıbrıs’la ilgili sözlerini aklında tutmalıdır. Hatırlanacağı üzere 1571 yılında Osmanlı İmparatorluğu ticari ve güvenlik nedenleri ile Kıbrıs adasını fethettikten sonra Venediklilerin önderliğinde toplanan haçlı ittifakı 1573 yılında İnebahtı’da Osmanlı donanmasını yakar. Sokullu Mehmet Paşa bunun üzerine, ‘Biz sizden Kıbrıs’ı alarak kolunuzu kestik. Siz ise donanmamızı yenmekle bizim sakalımızı tıraş ettiniz. Kesilen kol yerine gelmez ama tıraş edilen sakal daha gür biter’ der. Osmanlı İmparatorluğu kısa sürede İnebahtı’nın yaralarını sarar ve Akdeniz’in en güçlü donanmasını meydana getirir.
Kıbrıs alındıktan sonra haçlı seferleri durur.
Dolayısı ile Kıbrıs’ın bölgedeki tüm ülkeler için hem stratejik açıdan hem de ticari açıdan önemlidir ama en fazla da Türkiye için önemlidir.
Kıbrıs tamamen dost olmayan ülkelerin eline geçerse Türkiye güvenlik açısından ciddi zafiyet yaşar.
Bu da şu demektir; Türkiye elbette Kıbrıs Türkleri için çok önemlidir. Elbette Kıbrıs Türkleri olarak biz güvenliğimizi, egemenliğimizi, Kıbrıs’taki hak ve hukukumuzu korumak için Türkiye’nin tam desteğine, etkin ve fiili garantörlüğüne ihtiyaç duyuyoruz ama Türkiye’nin de Kıbrıs Türk tarafının katkısına ciddi ihtiyacı olduğu nettir.
O nedenledir ki, biz iki kardeş Devlet ve aynı ulusun insanları olarak bir birimizi iyi anlamamız, işbirliği yapmamız lazımdır.
Ben bu bilinç içerisindeyim.
Masaya oturduğum anda veya yabancı diplomatlarla konuşurken sadece Kıbrıs Türkü’nün değil, Türkiye’nin hak ve çıkarlarını da korumak durumundayım.
Neden?
Çünkü, Türkiye’nin çıkarlarını korumazsam, benim çıkarlarım da korunamaz.
Gelelim enerji konusuna…
2000’li yılların başından bu güne hidrokarbon konusu Kıbrıs konusu ile birlikte değerlendirilmeye başlandı.
İsrail ve Mısır’ın enerji kaynaklarına ulaşması Kıbrıs’ın da enerji kaynaklarına sahip olduğu yönündeki ön görüleri güçlendirdi.
Biz uzun süre Rum tarafının bizim haklarımızı göz ardı etmemesini bekledik ama görmediler.
Türkiye’nin sismik araştırmalardan sonra sondaj çalışmalarına başlaması ise bize göre bir dönüm noktası oldu.
Şimdi enerji konusunda onlar kadar biz de güçlüyüz. Onların adımlarına karşın biz de adımlar atıyoruz.
Bir taraftan adımlar atıyoruz ama diğer taraftan da iş birliği önerimiz masadadır.
Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan son olarak Doğu Akdeniz konuları ile ilgili olarak KKTC’nin de katılacağı bir konferans önerdi ama Rum-Yunan ikilisi ile müttefikleri İsrail ile Mısır bu öneriye şu ana kadar olumlu yanıt vermediler.
Neden?
Çünkü hedefleri Türkiye ve KKTC’yi yok sayarak Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarını kendi lehlerine kullanmaktır.
Ama bu mümkün değildir. Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’nin içinde olmadığı bir enerji denklemi kurulamaz.
Bizlerin bu tabloyu lehimize kullanmamız için dirayetli olmamız, tezlerimizi savunmamız ve Türkiye-KKTC kardeşliğini asla bozmamamız şarttır.
SÖZCÜ: Tüm siyasi kariyeriniz boyunca KKTC ile Türkiye arasındaki ilişkilerin güçlü olması gerektiğini vurguladınız. Aynı şekilde iki ülkenin halkları arasındaki dayanışmanın da güçlendirilmesi gerektiğini söylüyorsunuz. Sizce bugüne kadar bu alanda ihmal edilen noktalar neler?
CUMHURBAŞKANI ERSİN TATAR: Çok önemli işler de yapıldı ama daha yapılması gerekenler var ki, iki ülkenin kardeş halkları arasındaki bağlar daha da güçlensin, dayanışma daha da artsın. Bana göre bunların başında da muadil resmi ve gayri resmi kurum-kuruluşların birbirleri ile iş birliği ve dayanışmalarının geliştirilmesi gelir. Hükümetler, bakanlıklar, belediyeler arasındaki ilişkileri, sivil toplum kuruluşlarına da indirgemek lazımdır. Bunun için de Türkiye-KKTC ikilisinin ciddi bir ortak proje hazırlanmasında büyük yarar vardır.
SÖZCÜ: Sayın Akıncı, Crans Montana'da Birleşmiş Milletler'e sunduğu haritayı geri aldıklarını söylemişti. Siz haritayı gördünüz mü? Haritanın akıbeti ne oldu?
CUMHURBAŞKANI ERSİN TATAR: Ben haritayı görmedim. Dönemin hükümetinin de bundan haberi olmadı. Dönemin başbakan ve dışişleri bakanı da görmediler. Harita geri çekildi deniyor ama bana göre bu haritayı sunmakla zaten Kıbrıs konusundaki haklarımızın korunmasına büyük zarar verilmiştir. Biz bu haritayı reddediyoruz, kabul etmiyoruz ama belli ki Rumlar bunu cepte sayıyor.
SÖZCÜ: Akıncı'nın yönetimi döneminde ‘Ben o koltukta otursaydım bunu yapmazdım’ dediğiniz zamanlar oldu mu?
CUMHURBAŞKANI ERSİN TATAR: Oldu tabii… Kıbrıs konusunda çok hata yapıldı, ben yapmazdım. Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devamını tartışma konusu yapmazdım. İstediklerimizi almadan, bunları garantiye bağlamadan harita sunmazdım. Harita sunma noktasına gelsem bile onun içinde asla Güzelyurt ve diğer yerleşim birimlerimiz olmazdı. Halkımızı yeniden göçmen durumuna düşürecek adımlar atmazdım.
Türkiye, Suriye’ye terörü durdurmak için Barış Pınarı Harekatı’nı düzenlerken yanlış konuşmalar, açıklamalar yapmazdım.
Türkiye’nin, Kıbrıs’a Hatay gibi baktığını asla söylemezdim, çünkü öyle bir şey yok. Türkiye, KKTC’nin varlığının devamından yanadır ve bizi tanıyan yegane devlettir.
SÖZCÜ: Ankara'ya yaptığınız son ziyarette de federasyon için ‘masal’ dediniz. Ayrıca sık sık ‘gerçekçi bir yaklaşım’ ve ‘sürdürülebilir bir çözüm’ vurgusu yapıyorsunuz. Müzakere masası yeniden kurulursa 'kırmızı çizgileriniz' neler olacak?
CUMHURBAŞKANI ERSİN TATAR: Federasyon için masal dedim çünkü tam 43 yıldır gerçekleşmiyor. Bu kez görüşmelere başlarsak egemen eşitliğe dayalı çözüm yani iki devletli çözüm de masada olacak. Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devamı tartışılmayacak. Toprak, mülkiyet, vatandaşlık, Türkiye’nin Kıbrıs Türkü ile bağlantıları konusunda gerçekçi olunacak.
SÖZCÜ: Türkiye'nin ortaya koyduğu beşli konferans önerisinin ‘Kıbrıs konusunun bir anlaşmayla neticeye bağlanması için son şans olduğunu’ söylediniz. Böyle bir girişim de sonuç vermezse KKTC'nin diğer ülkeler tarafından tanınması için çabalar artırılacak mı ve nasıl bir yol izlenecek?
CUMHURBAŞKANI ERSİN TATAR: Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Sayın Nikos Anastasiadis’le 3 Kasım Salı gecesi gayri resmi olarak bir araya geldik. Orada BM Genel Sekreteri’nin beşli konferansın doğru bir zamanda ve aşamada toplanması çabalarına destek vermeyi kararlaştırdık…Tabii biz kendi tutumumuzu Sayın Anastasiadis de kendi tutumunu kısaca dile getirdi. Görüş farklılıklarımız olduğu nettir. Biz böyle bir konferansın mevcut kalıplar dışındaki yeni düşünce ve yaklaşımlarımızı masaya koymak için bir fırsat olacağını değerlendiriyoruz.
Beşli konferans bana göre Rum tarafı ile bir anlaşmaya varıp varamayacağımızı görmek bakımından son şanstır. Ondan sonra ne mi olacak? KKTC yaşıyor ve yaşamaya devam edecek. Biz de Devletimize, halkımıza karşı yapmamız gerekeni yapacağız.
SÖZCÜ: KKTC'nin uluslararası alanda tanınması konusunda bugüne kadar yapılan hatalar olduğunu düşünüyor musunuz?
CUMHURBAŞKANI ERSİN TATAR: Bu gibi gelişmeler konjonktürle ilgilidir. Ben geçmişe yönelik konuşmaktansa bugünümüzü, yarınımızı konuşmayı tercih ederim. Ancak şu kadarını belirtmeliyim; Siz federal çözüm adı altında bir diğer devlet veya varlıkla birleşme görüşmesi yaparken kimseden sizi tanımasını isteyemezsiniz. İsterseniz size ‘siz önce birleşip, birleşmeme konusunda bir sonuca ulaşın da görelim’ derler…
SÖZCÜ: Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Kasım'da KKTC'yi ziyaret edecek. Kendisi bu ziyaret sırasında Maraş'ta piknik yapmak istediğini söylemişti. Bu piknik gerçekleşecek mi, menüde neler olacak?
CUMHURBAŞKANI ERSİN TATAR: Sayın Erdoğan’ın 15 Kasım’da yani KKTC’nin 37’nci kuruluş yıl dönümünde ülkemizi ziyaret ederek, kapalı Maraş’a gidecek olması dünyaya bir mesajdır. Piknik yapılması söylemi de burasının geleceği ile ilgili bakış açımızı yansıtmaktadır. Biz, kapalı Maraş’ın artık bir ölü kent olmaktan çıkarılmasını ve insanlığın, ülkemizin hizmetine sunulmasını istiyoruz. Bu tabii ki BM kararlarına ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uygun yapılacaktır.
Biz Türkiye ile ilişkilerimizin gelişmesine büyük değer veririz. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın veya her hangi bir devlet yetkilisinin, siyasi parti liderinin ülkemize gelmesi bizi sevindirir. Sayın Erdoğan, ülkemizin sorunlarının aşılması için bize güçlü destek veriyor. Türkiye’den KKTC’ye deniz altından borularla su götürülmesi projesi onun direktifi ile uygulamaya girdi. Borular koptu, yine onun direktifi ile en erken sürede tamir edildi. 15 Kasım’da açılışını yapacağımız 100 yataklı modern Acil Durum Hastanesi Sayın Erdoğan’ın talimatları ile inşa ediliyor. Son iki yılda Türkiye ile 2 İktisadi ve Mali İşbirliği Protokolü imzaladık.
SÖZCÜ: Seçim öncesinde KKTC siyasetinde kutuplaşmanın hiç bu kadar yüksek bir seviyeye gelmediği yorumları yapılıyordu. Bu durum bu kadar kritik bir süreçte Güney’e karşı zafiyet yaratır mı? Ayrıca bu çerçevede rakibiniz Akıncı ile oy farkının az olmasından nasıl bir sonuç çıkarmak gerekir?
CUMHURBAŞKANI ERSİN TATAR: Benim herkesle iyi diyaloğum var. Görevimi tarafsızlıkla yerine getireceğim ve herkesin Cumhurbaşkanı olacağım. Dolayısıyla, Güney’e karşı zafiyet yaratacak bir kutuplaşma benim dönemimde olmayacaktır. Sayın Akıncı’ya karşı elde ettiğimiz başarı büyüktür. Unutulmamalıdır ki Sayın Akıncı 1975 yılından itibaren siyaset yapan bir siyasetçi idi, bense Genel Başkan olduktan yaklaşık bir yıl, Başbakan olduktan 6 ay sonra kendimi Cumhurbaşkanlığı yarışı içinde buldum. Kısa sayılabilecek bir sürede UBP’nin her kesimden vatandaşların desteği ile önemi bir başarı sağladık. KKTC’nin en büyük partisine Genel Başkan olduktan 6 ay sonra Başbakan, 2 yıl sonra Cumhurbaşkanı seçilmenin gururunu yaşıyorum.
SÖZCÜ: İstanbul'da 12 yıl yaşamış biri olarak en çok neyi özlüyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI ERSİN TATAR: İstanbul’u çok seviyorum. Türkiye’nin her yanını ziyaret etmekten, kardeşlerimizle bir araya gelmekten büyük mutluluk duyuyorum. İstanbul denilince özlenen o kadar şey var ki…
SÖZCÜ: Türkiye ve KKTC'de desteklediğiniz bir takım var mı?
CUMHURBAŞKANI ERSİN TATAR: İyi bir futbolseverim. Türkiye’de Beşiktaş’ı, KKTC’de de Yenicami takımlarının taraftarıyım ama diğer kulüplerin maçlarını da ilgi ile izlerim.
SÖZCÜ:Sosyal medya kullanıyor musunuz?
CUMHURBAŞKANI ERSİN TATAR: Kullanıyorum. Bu çağda, sosyal medyadan uzak kalmak mümkün değildir. Halkın, diğer insanların ne düşündüğünü öğrenmek, haber almak, kendinizi ifade etmek ve sosyalleşmek bakımından hakikaten önemlidir. Ama ölçülü ve dikkatli kullanılmalıdır diye düşünüyorum. “