Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, Rum lider Anastasiadis’e iletilmek üzere BM’ye sunduğu Kıbrıs Türk tarafının iş birliği önerilerine dair açıklaması
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, Rum lider Anastasiadis’e iletilmek üzere BM’ye sunduğu Kıbrıs Türk tarafının iş birliği önerilerine dair açıklaması:
“Kıbrıs Türk tarafı olarak BM Genel Sekreteri Antonio Guterres aracılığıyla Rum lider Nikos Anatasiadis’e iletilmek üzere hazırladığımız iş birliği önerilerimizi, bugün BM Genel Sekreteri Yardımcısı Muavini Miroslav Jenca’ya sundum. İş birliği önerilerimiz yine KKTC New York Temsilciliği aracılığıyla da BM genel sekreterine iletilmektedir.
KKTC Cumhurbaşkanı olarak mevcut gerçekler ışığında hem Kıbrıs coğrafyası hem küresel hem de bölgesel konjonktürü dikkate alarak sürekli iki taraf arasında iş birliği yapılması gerektiğinin altını çizmekteyim. Sağlanacak iş birliğinin de hem Kıbrıs konusunda bir uzlaşı için gereken ortamın yaratılmasına hem de bölgemizin barış ve istikrarına katkıda bulunacağına da vurgu yapmaktayım.
Bu doğrultuda iki tarafın da ihtiyacı göz önünde bulundurularak müktesep haklarımız temelinde, kazan-kazan ilkesiyle hazırlanan 4 iş birliği önerimizi bugün sunmuş bulunmaktayım.
Kıbrıs Türk tarafı adına sunmuş olduğum iş birliği alanı önerilerimi şöyle özetleyebilirim:
Birinciönerim; Kıbrıs Rum tarafının tek yanlı ve maksimalist tutumundan dolayı sürekli olarak hem bölgemizde hem de iki taraf arasında krize sebep olan ada etrafındaki hidrokarbon kaynaklarına dairdir. Biz Kıbrıs Türk tarafı olarak krizlerin çözümü için hep diplomasi yolunu seçtik. Bu anlayışla iki tarafa da ait olduğu, ilgili tüm kesimlerce kabul edilen hidrokarbon kaynaklarına ilişkin iş birliği irademizin teyidi olarak Rum liderliğine yeni bir öneri yapmış bulunuyorum. Hatırlanacağı üzere 2011, 2012 ve nihayetinde 13 Temmuz 2019 tarihinde konuya dair iş birliği önerilerimiz masaya konmuştu. Hâlen masada olan bu önerilerimizin genel kuralını, iki tarafa da ait olan ada etrafındaki doğal kaynakların araştırılması, çıkarılması, kullanılması ve pazarlanması da dâhil yönetilmesine ilişkin olarak eşit sayıda ve eşitlik temelinde, BM gözetiminde, iki tarafın yetkili makamlarından temsilcilerin katılımıyla kurulacak bir komiteyle bu kaynaklara dair iki rızayla ortak karar alınması mekanizması oluşturmaktır. Bugün verdiğimiz önerimizde, bir açılım daha yaparak bahse konu iş birliği mekanizmanın kurulmasını müteakip, süreç içerisinde bir safhada hâlihazırda iki tarafın ayrı ayrı sözleşme imzaladığı şirketlerin de yetkilendirilerek bu mekanizmaya dâhil edilebileceğini söylüyoruz. Bu önemli açılım, Rum tarafının ileri sürmekte olduğu kaygı ve gerekçeleri de ortadan kaldırmaktadır. Mektubumda Kıbrıs Türk tarafı olarak hem iki taraf arasındaki ilişkileri olumsuz etkilemeye devam eden hem de bölgemizde istikrarsızlık sebeplerinden biri haline dönüşen bu krizin fırsata çevrilmesi için hazır olduğumu ve önerimizin bir an önce hayata geçirilmesi konusunda kararlı olduğumu en net ifadelerle anlattım.
İkinciolarak; Avrupa Birliği enterkonnekte sistemine Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlanma yoluyla dahil olmayı önerdim. Hâlihazırda iki tarafın elektrik sistemleri birbirine bağlı durumdadır ve iki taraf da ihtiyaç duyulması halinde birbirine elektrik verebilmektedir. Ancak yine iki tarafta da artan enerji arzından dolayı yaşanan zorlukları aşma konusunda AB sistemine dâhil olmak, en etkin yöntem olarak ortaya çıkmaktadır. KKTC olarak Türkiye Cumhuriyeti’yle enterkonnekte çalışmaları yapmaktayız. Rum tarafının da buna yönelik ayrı çalışmaları bulunmaktadır. Ekonomik akılla bakıldığında ve maliyetler de göz önüne alındığında, hem bağlantı yatırımı hem de bakım açısından değerlendirildiğinde, iki tarafın çıkarına olabilecek ve en erken zamanda devreye girebilecek sistem, Türkiye Cumhuriyeti üzerinden sağlanacak sistemdir. Böylesine bir iş birliği, yeşil enerjiye geçiş için de önemli bir imkân yaratacaktır. Bu konuda da iş birliğine hazır olduğumuzu ilettim.
Üçüncü iş birliği alanı olarak ise; iki tarafının ortak hedefi olan yeşil enerjiye geçiş konusunda güneş enerjisinin etkin şekilde kullanılmasını önerdim. Bu bağlamda kurulmasını öngördüğümüz ortak komite aracılığıyla hem iki tarafa hem de adanın geneline, bu alanda yapılacak yatırımlar da dâhil olmak üzere, güneş enerjisinden maksimum bir şekilde fayda sağlamak hedefiyle birlikte çalışmayı da önermiş bulunmaktayım.
Dördüncü iş birliği önerim; yine iki tarafın yetkili kurumları tarafından görevlendirilecek uzman personelin eşit sayıda oluşturacağı ve Kıbrıs Adası’nın her iki tarafında bulunan tatlı su kaynaklarının rasyonel kullanımı ve geliştirilmesine yönelik çalışma yapmak üzere bir komite kurulmasına hazır olduğumuzu ifade ettim. Anavatan Türkiye’den asrın projesi kapsamında ülkemize ulaştırılan suyun da bu iş birliği kapsamında ele alınabileceğini önerdim.
Genel sekretere, çok yakın zamanda düzensiz göç ve Kıbrıs Adası’nın mayınlardan arındırılmasına ilişkin iki ilave iş birliği önerisi sunacağımızı da ilettim.
Kıbrıs Türk tarafı, bu önerileriyle eşitlik temelinde hem iki tarafa hem Kıbrıs Adası’na hem de bölgemize fayda sağlayacak iş birliği alanları konusunda Rum muhataplarıyla birlikte çalışma iradesine sahip olduğunu sözde değil, özde de göstermiştir. Bu kararlılığımı, müktesep haklarımız olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statümüz korunarak ileriye götürmeye hazır olduğumu da ifade ettim. Eğer hem adamıza hem de bölgemizin barış, istikrar ve refahına katkı sağlanmak isteniyorsa başta Rum tarafından olmak üzere, ilgili tüm taraflardan bu iş birliği önerilerimizin hayata geçirilmesi konusunda olumlu tutum bekliyoruz.
Anastasiadis’in bu önerilerimize açık fikirli ve olumlu bakması yönünde teşvik edilmesini de BM genel sekreterinden rica ettim. Şimdi top Rum tarafındadır. Anastasiadis’e çağrım şudur; ‘Adamızın ve bölgemizin geleceği için olumlu adım atılmasına biz hazırız. Gelin bu önemli konularda birlikte çalışalım ve hem halklarımıza hem de bölgemize, önerdiğim bu iş birliği alanında birlikte çalışarak katkıda bulunalım.’
Kıbrıs Türk tarafı, Anavatan Türkiye’nin de tam desteğiyle yapıcı ve proaktif siyasetinin ve iradesinin somut bir örneğini daha iş birliği önerileriyle masaya koymuştur. Ben, uzlaşıdan ve diplomasiden yana bir lider olarak faydasının, yaşamın her alanında hissedileceği bu iş birliği önerilerimizin bir an önce hayata geçirilmesi konusundaki kararlılığımı bir kez daha yinelemek istiyorum.”