Cumhurbaşkanlığı Açıklaması: “BM Güvenlik Konseyi kabul edilmez bulduğu statükonun idamesine destek vermeye devam ediyor”
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 28 Temmuz 2022 tarihinde aldığı 2646(2022) sayılı kararıyla, Kıbrıs Adası'nda konuşlandırılmış Birleşmiş Milletler Gücü'nün görev süresini altı ay daha uzatırken, söz konusu kararla, kabul edilmez bulduğu statükonun da idamesine destek vermeye devam etmiştir.
BM Genel Sekreteri'nin BM Güvenlik Konseyi'ne ilettiği iki raporunda, son altı aya ilişkin gelişmeleri ve değerlendirmelerini aktarmasına rağmen, BM Güvenlik Konseyi'nin geçmiş nakaratlarını tekrarlaması, Konsey'in Ada’daki gerçekleri göz ardı etmeye devam ettiğinin açık bir göstergesidir.
BM İyi Niyet Misyonu'nun amacı, iki tarafın karşılıklı kabul edebileceği, serbestçe müzakere edilmiş bir çözüm bulunmasına yardımcı olmaktır. Nitekim BM Güvenlik Konseyi de kararında resmi müzakerelerin başlayabilmesi için ortak bir zemin bulunmasında ve serbestçe müzakere edilecek karşılıklı kabul edilebilir bir çözüme ulaşılmasında siyasi irade, açıklık, esneklik ve uzlaşının önemine vurgu yapmaktadır.
Tüm bunlara karşın, Konsey'in aynı kararda, belli bir çözüm modelini dikte eden, bundan 31 yıl önce, 1991 tarihinde aldığı 1251 sayılı karara atıf yaparak yıllarca müzakere edilmesine rağmen hep başarısızlıkla son bulan, Kıbrıs Türk tarafının rızasını da çektiğini açıkça beyan ettiği çözüm modelini dayatma girişiminde bulunması kabul edilemez.
Taraflar arasında resmi müzakereleri mümkün kılacak ortak zeminin olmadığını bir kez daha kayda geçiren kararı ile Konsey, her iki tarafın rızasının arandığı ve bu çerçevede BM Genel Sekreteri'nin çaba ortaya koyduğu bir ortamda, tüketilmiş çözüm modeline atıfta bulunmakla ne kadar büyük bir çelişki içinde olduğunu da göstermiştir.
Sayın Cumhurbaşkanımız, Kıbrıs Türk halkının müktesep hakkı olan egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün kabulü çerçevesinde bulunacak ortak zemine ulaşılmasını temin etmek maksadıyla, iyi niyetli ve yapıcı tutum sergilemeye devam etme kararlılığındadır.
Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Tatar, iki tarafa yarar sağlayacak, her iki halkın ortak sorunlarına çözüm getirecek, ön koşul içermeyen ve ortak zemine ulaşılmasına uygun ortam yaratacak altı iş birliği önerisini 1 ve 8 Temmuz 2022 tarihlerinde BM Genel Sekreteri'ne mektupla iletmişti. Güvenlik Konseyi kararında bu iş birliği önerilerinin dikkate alınmaması bir yana, Kıbrıs Türk tarafınca iş birliği önerilen adanın mayınlardan temizlenmesi ve düzensiz göç konularında her iki tarafa da çağrı yapılması hayretle karşılanmıştır.
Ayrıca BM Güvenlik Konseyi kararında, Rum tarafının ara bölgedeki ihlallerine dikkat çekilmemiş, hidrokarbon kaynaklarına ilişkin Rum faaliyetleri kınanmamış, hidrokarbon kaynaklarının her iki halka ait olduğu da vurgulanmamıştır. Tüm bu unsurlar, Konsey'in almış olduğu kararın ne kadar taraflı ve adaletten uzak olduğunu göstermektedir.
BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıslı Türklerin karşılaştığı sosyal ve ekonomik zorluklara dikkat çeken dönemsel raporlarına atıfta bulunmakla yetinen Konsey'in, bunun sebebi olan Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı insanlık dışı ve haksız izolasyonun kaldırılmasına yönelik bir çağrı yapmaması da kabul edilmezdir ve BM Güvenlik Konseyi'nin statükonun devamına hizmet
ettiğinin bir başka göstergesidir.
BM Güvenlik Konseyi'nin Maraş açılımına ilişkin tutumundaki ısrarı da ön yargılıdır ve gerçeklerle örtüşmemektedir. Taşınmaz Mal Komisyonu'nun iade kararı da verebilmesinin önünü açacak düzenlemelere verilen tepki, mülkiyet haklarına uygun söz konusu adımların atılması konusunda KKTC'nin kararlı duruşunu değiştirmeyecektir.
Yapılan tüm itirazlara rağmen, KKTC'nin rızası alınmaksızın, BM Barış Gücü'nün görev süresinin bu kararla bir kez daha uzatılması karşısında KKTC olarak bu durumun devamına müsaade edilmeyecek, bu hukuk dışılık ve haksızlığın giderilmesi için gerekli tüm adımlar atılacaktır.
Unutulmaması gerekir ki, bağımsız bir Devlet'e sahip Kıbrıslı Türkler, bir
"toplum" değil, en az Rumlar kadar egemenliğe sahip bir Halktır. Bu vesileyle, Kıbrıs Türk tarafı olarak, hem Rum tarafını hem de çözümü desteklediğini iddia eden tüm tarafları, çözümsüzlük yerine, Kıbrıs Türk tarafının ortaya koyduğu gerçekçi zeminde başlatılacak ve müzakere yoluyla bulunacak bir çözüme katkı koymaya ve iş birliği önerilerimizi desteklemeye